Sonuç, iyi olan taraf daha çok. Yani %60 beğendim. Ama memnunluğu %30. Nasıl yani, şöyle... Efendim film hakkında atılıp, tutuldu. Yazıldı, konuşuldu vs. de vs. Hepsini bir kenara bırakıp, izledim filmi. Öncelikle Recep İvedik 2'den daha çok küfür var. Önce onu izledim çünkü. Artı sanrım 18 yaş üstü için uygun ibaresi gelmedi filme, 13+ vardı. Ama kalkıp bir Milk filmine ve Brokeback Dağı için 18+ deniyorsa (ve ayıplanıyorsa); sorarım nasıl bir adalet bu? Bunu çok iyi biliyorum ki orta okul ve lise gençleri izliyordu bu filmi sinemada. Bu kadar sadist bir başrol, grup cinsel ilişki içerikli sahnelerile bu film nasıl görmezden gelindi, hayret! Eminim bunu Bakanlar da eşleri ile izlemişler ve izlerken çekinmişlerdir. Bir de kendi çocukları ile izlediklerini düşünsünler... Neyse.
Film zaten hayvan olan Alper ile başlıyor. Nip/Tuck'ın Türkçe versiyonu mubarek. Her akşam başka biri, al sana Teoman. Derken aynı edepsizliği Ada'ya yapıyor. Ada ilkin ağzının payını güzel veriyor ama sonra koyveriyor... Aslında popüler filmleri sevmiyorum. Daha doğrusu ortalama filmleri. Nedeni ise her şeyden bir parça oluyor, sanıyorlar böyle en güzeli oluyor. Neyse...
Evet her şey iyi güzel gidiyor derken, Alper ona gelen Annesinden kurtulmak için Ada'yı kullanıyor. Ve ah, ah, elimde o tencere olacaktı da atacaktım kafasına. Kıza sarmayı bıraktırdı hayvan. Bu Recep İvedik'ten daha hayvan bir erkek tipi! Ve bu plak olayını, müzik olayını vs hiç beğenmedim. Mesela bende plakları severim. Benimde hayalimdir plak dinlemek, arşivi yapmak; ama bu klasik arabam var, önüme gelen kadını düzerim hesabı. Bu kadar naif ruhlu müzik sever biri nasıl böyle sadist, cinsel düşkünü ve benciliğin tavanını yapıyor, aklım almıyor. Hayat zor, anladık ama kendini kaptırmamak lazım. Sonunda zaten Christian gibi hasta ruhlu biri olup çıkmışsın. Cinselliğin bitmiş; daha ne avlanmaya çıkyorsun!
Merkez'de yaşan insanlar için yaşam böyle mi? Bu kadar mı zevkleri? Bu kadar gençken, bu kadar mı ölü ruhları...
Söylenenlerden ilk dikkatimi çeken Semiramis Pekkan'ın şarkısı çalarken, ara bölüme Radyo 1 benzeri bir anons var. Bu kadar dikkatsizlik olmaz! Okumuştum, orijinal kaydı bulmadan, reklam anonslu mp3 kaydı kullanılmış filmde diye. Ayenen doğru. Nerde titizlik?
Nil Burak, Nil Burak dendi dendi duruldu. Allahım kadın cidden kendini küllerinden yaratmış. Alt tarafı küçücük bir bölüm için, allanıp pullanıp neler söylenmiş. Çok onure etmeler, o da zamanında başkalarının şarkılarını dinlerken sevişirmişte... O, ooo... Ne gereksiz şeyler. Bir de kendi ile ikilime düşüyor; ben müzik adına her şeyi yaptım, tasımı tarağımı topladım diyor ama yeni albümü için bir de bu şekilde tanıtım yapıyor. Cidden ikilem.
Hümeyra'nın bir şarkısı vardı sanırım, Alper'in bulmaya çalıştığı plaktı. Hümeyra'da çok ünlü. Dizi ile daha da ünlü oldu ama vaktinde zaten Tarkan kadar ünlüymüş, gene ünlü olayım telaşı yok üstünde. Çok ta güzel bir derlemesi var Ada Müzik'ten çıkan...
Tek ve en uygun keşif; Anlamazdın.
Bu şarkı güzel ve ikilinin sözde aşkını (ve filmin fikrini) çok güzel özetliyor.
Kontrol ettim, gazetede çıkan film afişinde 13+ ve cinsellik içerir yazıyor.
Sonra finale doğru ses miksajı rezalet. Bu kadar mı kötü olur. Bende DVD'den sanıyordum. Oysa filmi sinemada izleyenler de bu konuda dertli... Resmen senaryoyu okudukları, seslendirme yaptıkları bağırıyor...
Alper'e gelince, bol bol küfür ettim. Aklıma geldikçe de ediyorum.
Ada'ya aşık oldum; insan canlısı, geleneksel, yavaş yaşayan, dürüst biri. Gülümsemesi sıcakcık. Kendisi de çetin ceviz de, işte koyveriyor... O konuda ona da kızgınım.
Ve herkesin Facebook'u eklediği "Issız Adam'ın son 10 dk.sı, final sahnesi" diye paylaştığı şey; Ada'nın intikamı olarak çok güzel ama biraz uzun bir sahne. Bir an biraraya gelecekler diye yüreğim ağzıma geldi. Ne oduğunu anlamadığınız için, tekrar izleme ihtiyacı duyuyorsunuz.
Senaryo özensiz. Var mı, o da meçhul! Doğaçlama bir film gibi. Zorlama kelimeler var, tekrar eden kelime oyunları, laf sokmaya çalışmalar vs. Bu biraz akışı bozuyor. Beyoğlu sokakları gibi nereye çıkacağınızı şaşırıyorsunuz.
Onun dışında tamamen klişe, popüler ve sömürü usulü bir film. Ticari iş yani. Bu bakımdan Çağan Irmak'a hayranım. Vizyonu geniş... Para kazanmanın ve şöhretin yolunu iyi biliyor. Sinemasal anlamda diyeceğim şey ise, boş bir film. Bomboş hem de...