23 Şubat 2010 Salı

Quentin Tarantino - Inglourious Basterds

03 Mart 2010 // Bugün Bulgaristan'da Türkler'den kurtulmanın başarısı üzerine resmi tatil günüymüş. Bende dün öğrendim. Çalıştığımız çoğu dost firma bile şimdi bunu söylemeye çekiniyor. Çünkü çok eskiye dayanan bir Bulgar-Türk savaşının ardından gelen bir şey. Tasvip etmeyen de olabilir elbette ama genelde çoğu hoşnut. Biraz sakiniz bu yüzden...



Gelelim filme; Filmi dün gece zamana ayırıp, izledim. Zaman zaman çok güldüm, çokta beğendim. Çok keyifli bir filmmiş. Ben daha çok (tanıtımınlarından) şiddet içerikli bir film diye düşünmüş, ön yargılı yaklaşmıştım. İzlemek istememiştim. Oscar adaylığı bu kadar çok olmasa muhtemelen de izlemeyecektim filmi. Ama ön yargılardan, acele kararlardan uzak durmakta bazen fayda var.



Tarantino'nun hayranı değilim ama önemli filmlerini izledim. İlk Kill Bill 1 ve 2'yi, ardından yıllardır konuşulan Pulp Fiction'ı, ve gene meşhur Reserviour Dogs'u izledim. Ve şimdi de Inglourious Basterds'sı.



Değerlendirmem şu ki, Rezervuar Köpekleri en gerilimli filmi, ve kanlı ve sizi vicdanen en sorgulayan filmi. Inglourious Basterds'da en zeka işi, müthiş filmi, ki bana göre de baş yapıtı. Bu zaten aday olduğu Oscar'lardan da belli. Bu film cidden sinema içinde sinema. Senaryosu, özellikle diyalogları; Fransızca, Almanca, İngilizce arasıdaki geçişler, o özenli çalışma, ve buna istinaden oyunculuklar müthiş. Albay Landa, The Joker'den sonra izlediğim, en beğendiğim kötü karakter oldu. Adım adım oyunculu ile Christoper Waltz içinize işliyor, onu yanağından makas alıp sevesiniz geliyor. O kadar beyefendi, kibar, bilgili ve sabırlı ki, ona hayran olmamak elde değil. Ama kötü biri... Aynısı Brat Pitt'in Apaçi Aldo karakteri için de geçerli. Dış yakışıklılığından bihaber, içindeki kişiliği ve cahilliği ile öne çıkıyor. Albay Landa, bana Dalton'lardaki kısa ama akıllı Joe'u anımsattı. Çene yapısı ona çok benziyor. Apaçi Aldo ise çok durumu kollayan, nazik ama sert bir tip, zoraki konuşması, o serseri Brat Pitt'i çok iyi yansıtmış. Oynadığı rol ile Albay Landa karakterine merdiven olup, onu yukarı çıkartıyor.



Bu filmde Yahudi propagandası yapan bir film. Gerçi propaganda demek yanlış olur (A Serious Man'a göre) belki ama konusunda Yahudi'lik geçiyor. An Education'da da bir kaç cümle Yahudilik ile ilgili bir şey var ve sonuç En iyi Film adaylığı. An Education'a lafım yok, o da iyi film ama işte lobi gücü dedikleri bu olsa gerek.



Şohanna'a ise ah, ah... Yer yer onu Gwyneth Paltrow'a, bizdeki Tuğba Ünsal'a da benzettim... O kırılgan kız, intikam yeminli genç kadını çok iyi yansıtıyordu. O Zac Braff'a benzer, Superman saçlı çoçukta çok sinirdi. "Koca Yüzlü Kız" hikayesine ve ikisinin trajik flört hallerine çok üzüldüm. Çok dokunaklıydı.



Film tipik ögelerle hikaye anlatımı; bölüm bölüm şeklinde, kurgu; çevresel anlatım ve geçişler ya da dönemsel kurgu, senaryo'ya kim baksa Tarantino tarzı der. Bu Rezervuar Köpekleri'nde, Pulp Fiction'da ve bu filmde de böyle.



Senaryosu, Pulp Fiction'dan daha da iyi. Dediğim gibi diyaloglar ve bilgi veren anlatımı ile (bunu TOEFL kursundan biliyorum, dil öğrenmenin dışında biz kültür öğreniyorduk) senaryo müthiş. Gerçekten hayran oluyorsunuz. Ki bu sene Oscar'ı başkası kaznırsa özgün senaryo dalında ağzım açık kalır. Listeme 3 numaran giriş yaptı bile...

Blade Runner 2049

yazıyı buraya yazma: 14 Mayıs 2018. / son düzeltme: 29 Mayıs 2018. Uyarı: -- Yazı sonunda küfür var. -- Sürpriz bozucu detay, sanırım yo...