16 Ocak 2010 Cumartesi

Cumartesi...

Bugün biraz kendime zaman ayırıp arkadaşlarım ile buluştum. Sırtımda hırkam, soğuk; hele Beylikdüzü'nde daha bir soğuk havaya aldırış etmedim...

Uzun zamandır film izleyemiyorum. En son Hürriyet gazetesinin her hafta verdiği DVD filmlerden aldımdı, onları da izleyemedim. Geçen pazar günü Shine filmi vardı, kaçırdım.

Hala merak ederim İngiliz Hasta ile ödül alamayan Ralph yerine Geofrey'in oyunculuğunu...



Film aldığım, yeni filmleri ilk elden ulaştıran yer, iflas ettiği diyebiliriz, divX formatına geçince, bu akşam başka bir yerden film baktım.

Up in the Air, A Serious Man, Where the Wild Things Are, Hangover filmlerini aldım. Fİlm eleştirisi yapan kişileri yeni filmler izledikçe kıskanır olmuştum; artık bende yeni bir şeyler izleyebileceğim. iTunes'ten The Hurt Locker'ı tanıtım olarak izledim. Bomba patlama sahneleri filan bayağı etkileyici olmuş. Kurgusal olarakta bayağı başarılı görünüyor. Galiba, tahminlere göre muhtemel bu yılın En iyi Fİlm Oscar ödülünü bu film alacak, ya da Up in the Air. Kadın yönetmen ödülü de kuvvetle muhtemel Kathryn'e gidecek. Oscar tarihinde kadın yönetmen ödülü alan henüz yok ama Lina Wertmüller (1976'da), Jane Campion (1993'te), Sofia Coppala (2003''te)'dan sonra ilk kazanan olacak galiba... Ki olsun da. Kalkıp ödülü James Cameron'a vermesinler.



Altın Küre'de bilmem ama bu yıl Julia & Julie gibi bir film ile Meryl Streep Oscar adayı olupta, 3. Oscar'ı alırsa, aaa derim. Doubt'taki şahane oyunculuğu, Devils Wear Prada'daki oyuncluğu es geçiliyor da, bu değerlendiriliyorsa... 3 Oscar kazanan kişi olarakta ayrı bir yaygara kopar, o da ayrı mesele...



Neyse biraz film izleyelim...





Blade Runner 2049

yazıyı buraya yazma: 14 Mayıs 2018. / son düzeltme: 29 Mayıs 2018. Uyarı: -- Yazı sonunda küfür var. -- Sürpriz bozucu detay, sanırım yo...