29 Mayıs 2009 Cuma
Issız Adam
Recep İvedik 2
25 Mayıs 2009 Pazartesi
044BUZZ
Redd
Spencer and Hill
24 Mayıs 2009 Pazar
Röyksopp - Melody A.M.
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Largo Winch (2008)
22 Mayıs 2009 Cuma
Müzik Satın Almak
- Göksel - Mektubumu Buldun Mu? / Rahatlatıcı ve güzel bir klasik. Bildiğiniz Türk Filmi şarkıları.
- Redd - 21 / Sevdiren, sorgulayan, süphelendiren çok güzel bir konsept, rock müzik albümü.
- Derleme - Doublemoon Remixed 2 / Doublemoon şarkılarının remiksleri. Club ve House için birebir. Ön kapağı çok hoş, Kütahya çinileri gibi...
21 Mayıs 2009 Perşembe
Paradise Now (2005)
20 Mayıs 2009 Çarşamba
Prison Break 4.16-4.22
18 Mayıs 2009 Pazartesi
The Shawshank Redemption
17 Mayıs 2009 Pazar
12 saat Prison Break
Bahseceklerim...
- Hadise ilk 3 bile kalamdan, 4. oldu. Şarkısı ve şovu pek işe yaramadı.
- The Prodigy - Invaders Must Die albümünü dinledim. Aşırı saldırgan vokal örnekleri ve break beat müzikleri hoşuma gitti. Sadist mi oldum nedir...
- Eurovision'daki şarkılar bok gibiydi. Tam dinleme yetim de olmadı tabii ama 2-3 şarkı dışında ilgimi çeken bir şey olmadı.
- Diyeceklerimi de unuttum...
- Yoğun bir hafta sonu geçiriyorum.
- Havalar çok sıcak!
- Ha, Mustafa Topaloğlu (benim fikrim gereksiz bir ünlü) yeni bir şarkı yapmış. İsmi Obama. Hatta vidyosu bile var. KRAL TV de izledik. Gülmekten öldük. Yağ çekmenin yeni ve yasal bir yolu bu olsa gerek.
- Bir de daha önce dalga geçtiğimiz, ne ses, ne nefesi yetmediği halde; kartvizit misali sunulan "tatlım bende albüm yaptım, nasılsın? beş çayına sendeyim..." gibi GEREKSİZ isimlerden biri de Yeliz Yeşilmen ve Elemtere Fiş şarkısı... Gazetenin bulmaca ekinde hep resmi çıkıyor, ordan aklıma geldi şimdi...
- Julie and Julia isimli filmin Trailer 1 tanıtımını izledim. Oldukça eğlenceli, sade bir film olacağa benziyor... Biri yaşlı, biri genç iki kadın; yemek yapmaya hevesliler. Yaşlıyı oynayan Meryl Streep. Genci ise Amy Adams. İkilinin uyumunun tuttuğunu Hollywood fark etmiş görünüyor...
16 Mayıs 2009 Cumartesi
The Prodigy - Warrior's Dance
- Edit \ 2:55
- Benga Remix \ 4:46
- South Central Remix \ 5:41
15 Mayıs 2009 Cuma
Melekler ve Şeytanlar
14 Mayıs 2009 Perşembe
13 Mayıs 2009 Çarşamba
Hadise - Düm Tek Tek
12 Mayıs 2009 Salı
The Crystal Method - Divided By Night
10 Mayıs 2009 Pazar
The Cider House Rules
9 Mayıs 2009 Cumartesi
GÜNCEL | HAFTANIN BEĞENDİĞİM UCUBELERİ | GELECEK ZAMANDA SEVECEKLERİM
8 Mayıs 2009 Cuma
Aşk-ı Memnu / Herkes memnun mu?
Giant / Göksel - Mektubumu buldun mu?
6 Mayıs 2009 Çarşamba
Kararlar
Yes Man
5 Mayıs 2009 Salı
Terminator 3: Rise of the Machines
X-Men Origins: Wolverine
4 Mayıs 2009 Pazartesi
Terminator 2: The Judgment Day
3 Mayıs 2009 Pazar
Alien: Resurrection
2 Mayıs 2009 Cumartesi
Alien 3
İlk filmde bilim kurgu/gerilim/korku tarzı ilk kez denenmiş ve gerilim amaçlı bir film yapılmıştı. İkinci filmde gene bilim kurgu ve gerilim var ama korku pek yok. Bunun yerine savaş var, yani aksiyon. Bu daha çok beğenildi ve hikaye ne olacak diye merak edildi ki, aksiyon kısmı esas alınıp üçleme ile seriyi bitirmeyi düşündüler.
Üçüncü film için yardımcı yapımcı olarak başrol oyuncusu Sigourney WEAVER da var. Filmin yönetmeni bu kez David FINCHER. Daha önce Madonna müzik vidyoları ile tanınan ve bu türde bir deneyimi olmayan FINCHER, gene fena olmayan bir film yapsa da, bu ilk üç filmin en zayıfı. Buna diğer kişilerde hem fikir ki zamanında en düşük kar getiren film olmuş.
Bu film de, ikinci bölümde her şeyden kurtulan üç kişi ve bir robot; Ripley, Hicks, Newt ve Bishop uzay gemisinde dondurulmuş olarak seyir etmektedirler. Ama içeride bir yumurta açılmış ve onlara yapışmaya çalışan bir yaratık görülmektedir. Fakat nasıl? İşte bunun sonucu şeklinde de filmi izliyoruz…
-- UYARI: BU KISIM KONUYU AÇIKLAR. FİLMİ İZLEMEDİYSENİZ OKUMAMANIZ YARARINIZADIR. --
Gemi içeride yabancı bir cisim bulunduğu için uyarı verir. Sonra insanları kurtarmak için o kısmı ana gemiden ayırır ve ayrılan kısım hızla bir yere düşer. Burası bir hapishanedir. Gemiden bir tek Ripley sağ kurtulur. Ve o yaratık… Bu kez köpeğe saldırıp, onun içinde gelişir. Kediler hala şanslı :')
Derken bu hapishanede ters giden bir şeyler olur. Kişi sayısı gittikçe azalır. Beklenmedik ölümler, metal kısımlarda yanarak erimeler görülür… Evet yaratık buradadır. Onu yok etmek için bir koridorda tutmayı planlarlar. Sonra da üstüne sıcak kurşun dökeceklerdir. Ama Ripley kendini iyi hissetmez. Taramalardan geçtiğinde göğsünde bir kraliçe yaratığın geliştiğini görür. Beklenmedik sona az kalmıştır.
Yaratık yakalanır. İmha edilir. Şirket hala bu mükemmel organizmanın peşindedir. Oysa Ripley kızımızın neler çektiğini anlamamaktadırlar. O durdurulamaz. Engellenemez. Söz dinlemez. Toptan yok etmek gerekir. Yoksa o sizi yok edecektir. Finale doğru Ripley kızgın çelik kazanın içine atlar ve o sırada göğsündeki yaratık dışarı çıkar. Ona anne şefkati ile sarılır ve kızgın metal içinde yok olurlar. Hikaye ilk filmin son mesajı ile hikayenin bittiğini yeniler.
-- * --
Bu filmde yaratığın bakış açısından kovlama sahneleri güzel. Ve yaratığın daha çok ve net göründüğünü de söyleyebiliriz. Gene aksiyon amaçlı bir senaryoya sahip. Ama üç farklı yönetmenden, üç farklı film olarak güzel bir derleme ile son bulur.
1993 yılında "En iyi Görsel Efekt" dalında Oscar adayı olur ama kazanamaz.
3 yıldız.
1 Mayıs 2009 Cuma
Aliens
Terminator
01 Mayıs 2009 Cuma
04:53
Çok güldüm öncelikle, onu demeliyim… Ondan sonra gece gece böyle şiddet içeren, katliam yapan filmleri neden izlerim; derdim ne benim! İzlerim, izlerim de bir de korkarım.
James CAMERON'un ilk YOK EDİCİ filmi şahane. DVD de çok güzel görüntüler ve çok güzel bir ses vardı. 25 yıl önce yapılmış bir film olsa da, hala izlerken sizi içine çekip, şaşırtıyor.
Bazı yerler komik, evet ama o zaman için "ne film ama…" dedirtiyor.
Arnold amcaya çok güldüm. Kalıp gibi adam, vermişler eline silahı; vur babam, öldür babam…
Makyajı çok dandikti. Yani ilave bir plastik olduğu çok belli. Ama kendini yaralandığında onarması ve meşhur tek gözü kırmızı robot-insan sahnesi tam anlamıyla klasik.
T2, hala en çok sevdiğim bilim kurgu/aksiyon filmlerinden biridir. Daha bu ilk filmde, kurgu ve hikaye anlatımı şahane. Sahar CONNOR, 80'lerin disko kadını iken, nasıl gerillaya dönüşüyor anlıyoruz. Bu arada Hz. Meryem-Hz. İsa olayını da ironi olarak irdelediğini düşündüm. John'un babası da taş gibi adam. Öyle mankenler bile yok şimdi.
Bir de güldüğüm başka şey, saç tasarımları, kostümlerin çok iyi ve komik olması. Artık PC oyunlarında çıkan Pet Shop Boys tarzı disko melodileri… Filmle beraber paralel giden müzkler de çok başarılı idi. Özellikle açılış ve ara tekrar sahnelerinde karanlık geleceğin tasviri, ayaklı insanları yok eden robot makineleri de, 1984 romanı ve günümüz Dünyalar Savaşı ve Transformers'a benzettim. En azından onlara ilham oldukları kesin...
"Title" tasarımı da filme uygun. Gelecekten geçmişe doğru; büyükten küçülerek geriye doğru gidiyor. Güldüğüm başka konuda zırt pırt geçmişi düzeltmek için gelecekten birilerinin geçmişe dönmesi… Ne bol malzemeli bir senaryo bu kardeşim! James amca, AVATAR'ı çekiyorsun ama ellerinden öpüyorum. Zekana hayranım...
Alien - Director's Cut
Blade Runner 2049
yazıyı buraya yazma: 14 Mayıs 2018. / son düzeltme: 29 Mayıs 2018. Uyarı: -- Yazı sonunda küfür var. -- Sürpriz bozucu detay, sanırım yo...
-
Uzun bir aradan sonra özlediğim Şebnem Ferah geri dönmüş. Kısa ve öz anlatım, yerinde yorum. Her zamanki gibi titiz bir çalışma ve albüm o...
-
Tavuk sote yedik. Çok yağlıydı... Altın Küre ödülleri Avatar'a gitmiş, bari Oscar'lr gitmese... Hayatım izlediğim en klişe film! Nas...
-
Çarşamba: kızarmış patetes üzerine kaşar serpiştirilmiş şeklindeki yemeği (!) yedik. onlara göre "kaşarlı patates" yemeğiydi bu. Ç...