14 Şubat 2018 Çarşamba

Nasıl oluyor Sayın Akademi; Orijinal senaryo adaylığı, 3 tane oyunculuk adaylığı ve En iyi film adaylığı varken...

Seneler geçtikçe Oscar adayı olacak filmleri ve kazananı tahmin etmek kolaylaşıyor.
10 adet En iyi Film seçimi geldiğinden bu yana, kaliteli filmler git gide azalmaya başladı.
Ve ödül kazan en iyi film en çok 3-4 ödül alabiliyor. Toptan 10 ve üzeri ödül alan yok.
Eskisi gibi bir Titanik heyecanı, bir İngiliz Hasta gibi filmler yok.
Bu yüzden daha bağımsız, daha oyunculuğa, daha çarpıcı senaryoya sahip düşük bütçeli filmler popüler oluyor.
İyi hoş, bağımsız filmler de güzel ama sinemanın diğer çeşitlerini de görmek isteriz.

Film izledikçe, filmlerin iyi-kötü durumunu ve genel anlamda hangisinin daha iyi bir yapım olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bunun için şaşalı bir film eleştirmeni olmanıza gerek yok. En iyisi bu diyemiyorsanız, bu sizin çıkarınıza kalmış.

Argo filminde en iyi yönetmen adayı olmaması garipti. Ana rolde en iyi Erkek oyuncu performansı da. Bunu oynayan, yöneten ve film yapımcısı aynı kişi diye, tek bir dalda aday göstermek; kolaya kaçmak ve diğer adaylar arasında paylaşma yapmak gibi geliyor. Nasıl artık en iyi film seçilen filmin diğer dallardan da bir kaç ödül alıp 3 ödül ile yetinmesi gibi. Çünkü başarılı ve iyi diğer filmlere de bir şey vermek, onları da teşvik etmek gerekli. Ve paylaşma yoluna gitmek bir bakıma doğru bir bakıma yanlış.

Bu sene diğer çoğu ödül törenlerinde en iyi yönetmen olarak aday gösterilen Martin McDonagh'ın, bir filmin hem yapımcısı, hem yönetmeni, hem senaryo yazarı. Üç tane en iyi performans adaylığı veriliyor fakat bunları yöneten, yönlendiren yönetmen aday olmuyor. İlginç. Martin senaryo dalında aday, film dalında da.

Ama böyle kıstaslar maalesef başka filmlere de köstek oluyor. Örneğin bu yıl Lady Bird filmi, en iyi olumlu eleştireleri aldı. En iyi film, yönetim, orijinal senaryo ve ana rol ile yardımcı rol kadın oyuncu performanslarında ile 5 dalda Oscar adayı. Greta hem yönetmen hem de senaryo dalında aday. Filmin yönetimini beğendim. Ama bir ödül buna verelim, bir ödül de şuna anlayışı, eğer orijinal senaryo ödülünü almaz ise, bu sene ters tepecek ve iyi film, yönetim, senaryo, iki tane oyunculuk performansı derken hiç ödül alamayacak. Yazık, değil mi?

Ayrıca uzun süredir; gerçi düzgün animasyon film de yok ya, animasyon film en iyi film dalında aday olmuyor.

Ve ayrıca 13 dalda aday olan The Shape of Water, muhtemel, en iyi yönetim ve tema müziği dallarında ödül alıp, "Vay, bu kadar adaydı ama aldığı ödüllere bak" şeklinde alaya alınacak.

Şahsen, böyle bir Akademi olmak istemezdim.
Yani tamam, bu bir yarışma sonuçta. Beş aday gösterip, birsi ödül kazanıyor. Bunu en başta kabul edip, bunu biliyorsunuz ama yine de gönlüm razı değil. Çünkü bu film yokluğunda da bu güzel işleri görmezden gelip, elimizdeki papatya gibi, beni seviyor, sevmiyor diye yolarsak, geriye ne kalır...

Ve bir başka muhtemel ironi de, yaşından dolayı yönetmenliğe uygun görünmeyen, film prodüksiyonunda bir türlü ön planda olamayan James Ivory, yazdığı uyarlama senaryo ile, aslında film, ana rol erkeke oyuncu performansı, yönetim (pek iyi diyemeyeceğim, Greta'yı daha çok beğendim) ve görüntü olarak çok ön planda ve beğenilen, ve de gençler arasında bir Twilight, Harry Potter gibi popüler olup, sevilen Call Me by Your Name, en iyi uyarlama senaryo ödülü ile yetinecek. Ve ödülü James Ivory kazanacak. Yaşına rağmen!

Ayrıca bir filmde (ben en son Doubt, Silver Linings Playbook ve American Hustle filmleriydi, 4 tane oyuncu performansı aday oldu) oyunculukların fazla aday olması da artık pek sık rastlanan bir durum değil. 4, 5, 6 oyuncu performansı aday olduğu film artık yok. Bir All About Eve durumu yok hani. En çok 3 olabiliyor.

Ve artık 14 dalda aday film de yok derken geçen yıl La La Land filmi bunu bozdu.
Bu sene de bu The Shape of Water filmi için bekleniyordu ama görsel efekt ile bir yaratığın yer aldığı film, görsel efekt dalında ilk beşe kalamadı.

Inception gibi bir film ile ya da The Dark Knight ile yönetmen adayı yapmayıp, serbest çalışma denilebilecek, çerez niyetine Dunkirk filmi ile C. Nolan'ı kariyerinde ilk kez yönetmen adaylığı vermek de absürt ve ilginç.

Martın Scorsese'yi çok başarlı bir GoodFellas, bir The Aviator ile ödüllendirmeyip, kalkıp Departed ile ödül vermek gibi.

Gerçi 60 yaşındaki amcaların oy kullanmasını düşünürsek, pekte umutlu ve heyecanlı olmamamız lazım. "Geçen yıl Moonlight'a (eşcinsel temalı bir filme) ödül verdik, bu sene aynısını yapmayalım" diyen bir grupta var hani. Aday olan tüm filmleri izleyip, arasından en çok beğendiğini seçip, oy vereyim diye düşünen az galiba. Bu sene canım savaş filmi çekti, oyum ona demek, Akademi nedir, neden güvenilir, neden saygı duyulur bir kez daha düşünmemiz gerek. Eşim Brat Pitt'i çok beğendi, oyumu ona vereceğim demekle bu işler yürümemeli.

En iyi film ödülü açıklanacakken, ve açıklandıktan sonra bile müdahale etmekte zorlanan ve geciken La La Land - Moonlight şaşkınlığı yaşatan bir seremoniden artık fazla bir şey beklememek, daha az üzülmemiz açısından doğru karar olur.

Ayrıca film sayısı artarken, ona bir ödül, buna bir ödül derken; her film bir ödül alıp, kenara çekileceği için, bir filmden de 5 ve üzeri ödül almasını bekleyip, "aaa neden almadı ki demek" de doğru değil.

Belki de yaşı itibari ile artık her sene Meryl Streep aday olmazsa, "Ne! yemekte içecek yok mu?!!" gibi geliyordur amcalara... Her sene her sene eşcinsel filmi, hazmı zor tabi.

3 Billboarda gelirsek; şahsen benim Kuzuların Sessizliği filmini ilk izlediğimdeki o final kısmını yaşattı bana tekrar. Geçen yıl kitabını okumuştum. Kitap filme göre farklı. Ki film daha güzel. Ki oyunculukları, yönetimi, senaryosu ve kurgusu çok iyi. Özellikle filmin son final kısmı.

Üniversitede, öğrenci evinde sohbet ederken, VCD kopyasını bulup, hadi izleyelim o zaman, iyi film demişti arkadaşlar. Ben ilk kez izleyecektim. Kuzu filan denilince, kasap vari, katilli bir film sanmıştım. Polisiye film derken, Judie Foster'ın oyunculuğu derken, o final kısmı sanırım bana saatler  geçti gibi gelmişti. Gergin ve hayran hayran izlemiştim. Ne kadar harikaydı.

Evet. İşte aynısını 3 Billboard filmini izlerken, ortasında, sonunda ve biterken de aynı hayranlığı yaşadım. Evet işte bu dedim. Uzun, çok uzun zamandır beni etkileyen, beni benden alan bir senaryo, bir film çıktı sonunda. Helal be.

Sanrım bir filmde en çok kurguyu seviyorum. Sonra senaryo. Sonra oyunculukları. Ya da bazen ikinci oyunculuklar oluyor. Bazen yönetimi. Bazen görüntü yönetimini.

Az önce I, Tonya filmini izledim. Ki kurgunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlamama sebep oldu.

Çoğu kişi için batıl inanç gibidir, kurgu ödülünü alan, en iyi filmi de alır.
Her zaman almaz. Mesela Kuzuların Sessizliği almadı.
Ama evet kurgu, filmi iskeleti gibi; bir filmi bir arada tutan bir şey. Ama bu film kötüyse bir işe yaramıyor. Filmin konusu/ senaryosu da iyi olmalı. Oyunculukları da iyi olmalı. Film iyi ilerlemeli, izlerken sizi sıkmamalı, hikaye size gezdirir gibi sürüklemeli. Vesaire, vesaire derken bunun karşılığı 3 Bilboard filmi oluveriyor.

İlkin Get Out filmini görmüş ve bir şeyler var bunda demiştim.
Uzun zaman sonra izlediğim düzgün bir filmdi.

Sonrasında Dunkirk filmini izledim. 4K olarak.
Açıkçası C. Nolan fanı olan bir kitle var. film nedir haberi olmayan bir çok insandan oluşan.
Bir Rihanna klibine C. Nolan yazsan, öpüp hemen baş tacı yaparlar. Dünya da ondan güzel başka bir klip yoktur, vesaire. Savaş filmi nedir, örnek ver desen bir şey diyemez ama Dunkirk, o varsa yoksa Dunkirk. Evet bu yokluk zamanında, olmaması gereken çok dalda aday. Aday oldu. İşin komedisi yönetim dalında da ilk kez aday!!!

Sonrasında  3 Bilboard, Lady Bird, Call Me by Your Name filmlerini izledim.
3 Bilboard'tan sonrası için konuşmak, açıkçası gereksiz.
Muhtemel, En iyi Film, Orijinal Senaryo, Ana rolde kadın oyuncu performansı, yan rolde erkek oyuncu performansı ödüllerini kazanacak.

Kurgu ödülünü Dunkirk'e verirler.
Shape of Water hariç, diğer dört adayı izledim. Baby Driver ya da I, Tonya'yı tercih ederim.
3 Bilboard için senaryo böyle deyip, kurguyu es geçiyorum. Ki kurgusu iyi. Ama senaryo ödülü alırsa, kurgu ödülü başkasına gider. Senaryo ödülünü Lady Bird alırsa, ki Greta'yı bir şekilde ödüllendirmek lazım ama 3 Bilboard senaryosu da görmezden gelinemeyecek, ki yönetim dalında Martin'ı dışarıda bıraktıktan sonra, daha önceki filmlerini göz önüne alınıp, bunların senaryo dalında önemi anlaşılırsa, kalkıp en iyi işi ile adama senin senaryon olmadı demek, bunun yerine kurgu ödülü vermek saçmalık olur. Ben görüntü dalında da aday olmasını bekliyordum. Ama olmadı.

Yani bu sene için en iyi film ödülü alacak film, 4 ödül kazanıyor.
2010'daki Hurt Locker 6 ödül, 2012'deki Artist filmi de 5 ödül aldı.
Bunlarda en iyi film ve yönetim ortak. Hurt Locker gişede en az para kazan en iyi film idi, ama artık Moonlight var.

Film sektörü kötüye gidiyor. Kötü gidişata çoktan girdi ve yokuş aşağı gidiyor.
Çünkü küresel ekonomi kötü, politikacılar kötü. Ve bizler hala her şey çok süpermiş gibi yaparak günü kurtaramıyoruz. Çünkü bir gün, işlerin kötü gittiği başımıza dank edince, ister istemez kabul edeceğiz. Bakacağız ki artık film yapılmıyor... Artık Netflix, Amazon firmalarının filmleri ön planda. Cep telefonana uygun filmler moda. Sinemalara ne gerek var. Zaten mesaj yazmaktan, snap atmaktan filme odaklanıp, film izlemiyoruz. Kapatalım sinemaları. Oscar desen zaten takliti var, on lira ver, adını yazdır, bu senenin en iyi oyuncu ödülü senin olsun.

Müzik dijital oldu, cılkı çıktı ya.
Sırada video var.

Ha sonra amcalar, birbirinin adını yazıp, kendilerine hediye ederler Oscar heykelciğini.






Blade Runner 2049

yazıyı buraya yazma: 14 Mayıs 2018. / son düzeltme: 29 Mayıs 2018. Uyarı: -- Yazı sonunda küfür var. -- Sürpriz bozucu detay, sanırım yo...