- Güzel bir macera filmi.
- Kötü adam sonuna doğru çıkıyor.
- Zamanına göre haraketli ve büyük bütçeli (dekor vs.) bir film.
- Güzeldi.
2- FROM RUSSIA WITH LOVE (1963)
- İlk filme göre daha iyi.
- Objelere ve Istanbul manzarasına dikkat fazla.
- Gösterilen numaralar sonra uygulanıyor.
- Türkçe kullanımı iyi.
- Dekor ve mekan kullanımı iyi.
- Sonlara doğru "North by Northwest" vari helikopter ile saldırı kısmı var.
- James Bond filmlerinde klasik olan ayağından bıçak çıkarma sahnesi var ilk kez. *(1)
- Filmin sonunda film ile aynı adda şarkısı var ve devam filmi olacağı bildiriliyor.
- Eski filmlerde tanıtım jeneriği filmin başında geçtiğinden, son 2-3 dakikaya kadar aksiyon devam ediyor.
- Hikayede ilk kez sevişirken filme alınıp şantaj yapma fikri var. James Bond'un çapkınlığı ile bir çok kadın ile olan cinsel deneyimlerini; kadın çıplaklığından daha çok erkek çıplaklığını görüyoruz. Ki bu da zamanına göre sinemada ilk sanırım. Ve oldukça cesurca. Başrolde erkek aktör olmasından ziyade daha çok erkek kontrollü bir anlayışın var olduğunun da vurgusu. Güç erkekte mesajı var. Partner kadın, havası çıkan uzun balaonlar gibi yanında ayılıp bayılıveriyor...
- Sevişmenin gösterilmesinin "bayağı" (gereksiz ve küçük düşürücü) olarak sayılabilecek bir zamanda bol bol erotik - porno arası sahne gösterimi; alt ego'yu kamçılama da mevcut.
- İlk filme göre daha iyi bir film. Yönetim, hikaye, dekor vs. olarakta daha iyi. Ayrıca mutlu sonla biten bir aşk hikayesi de.
- Önceki filmde sonlara doğru tamamen görünen baş kötü karakter var iken burda daha üst düzeyde olan başka kötü karakter var ve yüzü görünmüyor.
3- GOLDFINGER (1964)
- Prodüksiyon olarak daha olgun bir yapım. Ama pek sevemedim.
- Burada klasik olan başka bir kötü karakter ortaya çıkıyor Oddjob. (bkz: Madonna - Die Another Day vidyosu) Ayrıca Goldfinger kötüsü de kolay lokma olmuyor.
- Yine filme adını veren kötü karakter var. (Öncekisi Dr. No)
- Görüntü güzel.
- Mücadeleci ve kendinden emin Pussy karakteri çok iyi.
- İlk kez James Bond arka planda kalmış görünüyor.
- Araç olarak Aston Martin'e geçiyor.
- Yeni oyuncakları var yine.
- En derli toplu ve yönetmenliği en iyi film. (ilk sekiz filme göre.)
4- THUNDERBALL (1965)
- İlk dört filme göre en çok sıkıldığım film. Hikaye anlatımı konusundan sapıyor.
- Kötü karakter ve James Bond pek uyumlu değil.
- Bazı bölümler gereğinden uzun. Filmi izlerken "iyiler kazanacak ama ne zaman?" diyorsunuz.
- Kızlar yine fazla ve çabuk ölüp, James başkasına konuyor.
- Su altı çekimleri, görüntüler, finaldeki dövüşme kurguları başarılı. Ama bazı şeyler (uçak) maket olduğu belli.
- Açılışı ile kapanışı bambaşka bir film. James Bond bir çok farklı görevde oluyor ama asıl görev heyecanı yok. Yorgun görünüyor. Heyecansız.
- Yine çok erkek frikiki var. Bol bol masaj, mayolu erkek vs. Sanırım o dönem için bir popüler filmde en çıplak erkek hali var.
- Ve Bond'un yardımcısı var. Kel alaka, tamamen görünüş uyumsuzu bir adam.
- Filmi beğenmedim.
5- YOU ONLY LIVE TWICE (1967)
- 58 dakika 17 saniyeye kadar: İzlediğim en salak James Bond filmi.
- Gerisi de gerçi salakça. Japonya'da geçen bir bölüm.
- Rusya ile ABD birbirine girip, bunu düzelten yine James Bond oluyor.
- Bu kez uzay gemileri ve bir yanardağ içine gizlenmiş üssü izliyoruz.
- Japon oyuncular İngiliz tarza zorlama kalıyor.
- Filmde ilk kez "1 numara" isimli kötüyü görüyoruz.
- Boşuna Austin Powers, Dr. Evil diye dalga geçmemiş.
- Ayrıca bu filmde Sean Connery'nin iyice yorgun düştüğü ve yer yer Antonio Banderas'a benzemesi dikkat çekici.
- Film ismi ve şarkısı aptalca.
- Yanardağ içindeki dekor ve finaldeki dövüş sahneleri iyi. Ayrıca araçlar, roketler ve diğer şeylerdeki alüminyum benzeri kaplama olmayan şeyleri beğenmedim. Davlumbaz gibi duruyorlar.
6- ON HER MAJESTY SECRET SERVICE (1969)
- Çok salakça başladı.
- Üçüncü, dördüncü ve beşinci filmlerde önüne gelen kadın ile yatar hale gelen James Bond'u bu kez başkası oynuyor.
- Yeni Bond, Dalton'lardan gibi. Yüzü fazla köşeli.
- Kavga sahneleri pek hareketli. Malkoçoğlu filmleri gibi. Orta tıfıl, kılsız, fazla enerjik bir Bond var karşımızda.
- Kız, Sherley Manson misali gibi cool, soğuk ve kendini beğenmiş.
- "Dünya Yetmez" kelimelri geçiyor 46. dakikada bir arma üzerinde.
- Alpler görüntüsü güzel. Işık, kar ve manzara.
- 1 Numara isimli kötü tekrar göründü, kedisi ile.
- Duvarda Japon balığından tablo var. Bir önceki filmde gönderme. (Orda konu Japonya'da geçiyordu.)
- Postane, PTT diye yazılı.
- James Bond evlendi! İnanılmaz!!!
- Ve ilk kez sonu olumsuz (mutlu sonsuz) biten film. Düşman yenilmedi. Devamı gelecek dendi.
- Ordan burdan karışık bir film. Ama görüntü güzeldi.
- Açıkçası son James Bond gibi çekilmiş. Sean Connery ayrılınca bunların etekleri tutuşmuş. Ne yapacaklarını bilemeden sürekli aksiyon içinde bir hikaye çıkmış ortaya. Yeni James Bond'ta garibim idare etmiş. Ona da acımadım değil. James Bond'u evermek bile başlı başına bir devrim.
7- DIAMONDS ARE FOREVER (1971)
- Sean Connery geri dönüş yapmış. Ama kazulet gibi duruyor filmde. Yorgun; "Bana ne, filmi çekimi bitse de gitsem" modunda. Herhalde fazla para verdiler de kabul etti tekrar oynamaya.
- Sanki baş rolde başkası var da, o yan rolde gibi bir havası var.
- Elmaslar ve elmas kaçakçılığı falan filan. Sıkıcı hikaye.
- Hele ki gökdelene tırmanma sahnesi var. Sesli güldüm.
- Zoraki bir film olmuş.
8- LIVE AND LET DIE (1973)
- Boktan bir açılış.
- İlk Dr. No'yu anımsatıyor zencilerin oluşu filan...
- Sonra aptalımsı bir James Bond çıkıyor. Salak bir kadın ile sabahlamış.
- Görüntü 80'lerin vidyo kasetleri gibi.
- Kadınlar balık etli, salak peruklu.
- Açılış yazıları, tanıtım boktan. Şarkı da boktan. "Haydi yaşayalım ve hemen de ölelim" neyin kafası; nasıl bir dönem ve nasıl bir kafa (burda bol bol küfür ediyorum şarkıya) sil gitsin.
- Zencileri ikinci sınıf gibi göstermek, düşmanmış gibi kullanmak hiç hoş değil.
- Görüntü kullanımı ve mekan tasarımı hiç hoş ayrıntılara sahip değil. Stilini sevmedim.
- James Bond ve oyuncakları ucuz. Orta yaşta ama oldukça zengin görünümlü bir adam. Bu tarz bir adam nasıl aksiyon sağlar, aksiyona girer mantığa aykırı.
- James Bond (Roger Moore) sanki Robert Redford'a benziyor.
- 1:16:58'de mola.
- Ayrıca Roger Moore'lu James Bond, Jack Nicholson espiri biçimine de sahip gibi.
- İskanbil kartları ve tarot falları sıktı.
- Kız uyuşuk, özürlü gibi duruyor. Sarah Brighman'ı anımsatan yüzü var.
- Eşcinsel zenci de gördük.
- Çok fazla Bond gizli silahı yok. Sadece saat var.
- Bu salak poliste neyin nesi!!!
- Tekne yarışı da ne salak bir şey. Film ile ne alakası var! Bu sahneleri bu kadar uzatmanın ne faydası var!
- Allahım ne aptalca voodoo dansçı koreografisi.
- Kız var, dili yok; hiç konuşmuyor.
- Allahım ne salak bir kötü karakter.
- Salak bir final.
- Salak bir şarkı.
- Az aksiyon. Fazla kibir. Sen dağıt, arkanı Felix toplasın...
- Felix daha yakışıklı hem.
- Devamı gelecek yazısı da çıktı.
9- THE MAN WITH THE GOLDEN GUN (1974)
- Uzun zaman sonra sevebildiğim bir James Bond.
- Komutan James Bond olması çok boktan. Albay ya da daha düşük bir rütbe daha çok yakışıyordu. Daha çok aksiyon sağlıyordu. Komutan olunca; son noktaya çıktım artık yardımcılarım olsun, onlr aksiyon yapsın; ben daha sakin kalayım, takımlarım bozulmasın; seviştiğim kızla manzaram bozulmasın havası var. Ve bu hoş değil.
- James Bond’tan daha aptal bir kadın ajan var. Daha kolay bir av ve daha sakar. Sevemedim pek.
- Yüzüklerin Efendisi’ndeki kötü adamı burada daha genç ve aşk adamı rolünde görmek ilginç.
- Açılış sahnesi güzel.
- 3 meme kısmı boktan.
- Cüce adam yeni kötü, fena değil. Ama final kısmı kolay lokma.
- Güzel devam eden, fazla kötü ve hikaye geçişleri olmadan devam eden sakin bir film. “Majestelerinin Hizmetinde”ki gibi daldan dala atlayıp 15 film bir arada izlemiyoruz en azından.
- “James Bond bu illa da öper” kısmı hoş değil. Aksiyon filmi bu, porno değil.
10- THE SPY WHO LOVED ME (1977)
- 3 dalda Oscar ödülüne aday oluyor. En iyi Müzik, En iyi Şarkı ve En iyi set/dekor (sanat) tasarımı.
- 1977’de Star Wars’ın başarılı olup, popüler olması ile devam filmi ismi arasına “Moonraker” filmi eklenmiş. Para, para, para…
- İlk derleme best of tarzı James Bond filmi.
- Müzik (tema müziği) kullanımı çok iyi.
- Atlantis tasarımı çok iyi.
- Öncceki filmlerden çok benzer tekrarlar var. Denizaltı kaçırma, uçak kaçırma gibi. Köpekbalığı, köpekbalığına yem yapma gibi.
- Bond’a aşık kız, uzun soluklu olarak. Çok hepsi bir arada olan bir film olmuş.
--
*(1): bakınız Madonna "Die Another Day" müzik vidyosu.
*(1): bakınız Madonna "Die Another Day" müzik vidyosu.