20 Ocak 2013 Pazar

Zero Dark Thirty - sinema filmi

20 Şubat 2013;

Kathryn'i bir önceki filmi ile tanıdım ve kadın bir yönetmenin savaş filmini bu kadar iyi yansıtması, askerlerin durumunu/ psikolojisini böyle iyi anlatmasını çok beğendim. Ki kendisi de gerçekten o yılın en iyi filmini yapmıştı.  Avatar saçmalığı filan hikâyeydi.

Bu yıl ise baş rolünde sevdiğim bir kadın oyuncu ile yine savaş filmi var. Ama ilkine göre biraz daha az başarılı. Senaryo ve konu anlatım biçimi bölüm bölüm. O da filmi bir parça yavaşlatıyor, dağınıklaştırıyor. Ama senaryo gayet özgün bir çalışma. Dayandığı tema da ilk elden anlatılan bilgiler.
Burası çok önemli çünkü film gerçek olayı anlatmıyor.

Durağan başlayan film, zamanla ivme kaznıyor ve finali ile doruk noktasına çıkıyor.
Aslında biraz izleyeyenin de sabrını zorluyor.

Filmi tamamen film mantığıyla izledim ilkin. Sonra hakkında çıkan işkence görüntüleri abartılı, tamamen ABD propagandası bir film vs gibi ön yargıları es geçersek; filmde kimse durduk yerde kimseye bir şey yapmıyor. Etkiye tepki ile başlıyor ve amacına ulaşıyor film. Maksat UBL yakalamak/ öldürmek; ki bunun sürecini işliyor. Gerçek değil tabii ki, birinci elden anlatımlar eşliğinde.

Filmde ADB propagandası denebilecek ne var; bende Maya'nın converse ayakkabıları ve jelly şekelleme yemesi.

ABD'yi savunmayacağım; sadece eleştirilerini yapan arkadaşların hayatta nelerin baskın olduğunu, ADB'nin uluslrarası telefon çevirme kodunun bile 1 ile başladığını, cihad yapmak isteyen Doğu'lu insanların bile kullandıkları malzeme, silahın ABD malı olması, yok etmek için örnek aldıkları yaşam biçiminin ABD olması; kendi yaptıkları ön yargılarına dair bir paradoks zaten.

Merak eden bu filmi izlemedne önce "Vaad edilen Cennet", "Labirent" filmlerini izleyebilir...
Ya da "Hurt Locker"ı...

Dağınık anlatım maalesef yönetmen dalında dışarıda bıraktı Oscar'larda Kathryn'i.
Ayrıca işkence sahnelerindne rhaatsız olanlar aman Django filmini izlemeyin. O daha kötü.

Maya karakteri performansı Jessica'nın bu sene en iyi 2. performansı. Lawrence olmasa Oscar'ı da alır.

Özgün senaryo dalında ödül kazanmasını bekliyorum.
Kurgu da olabilir. Am bu dalda Argo'yu daha başarılı görüyorum.



--
8 Şubat 2013 notu: Filmi bu gece sinemadan izledim. Yorumumu yeniden değerlendireceğim. Olumsuz olmayacak.



Merakla beklediğim bir filmdi. Sinemadan önce dvd kopyasını izledim.
The Hurt Locker'den daha iyi bir senaryo, daha iyi başrol oyunculuğu var sanki.
Ama yönetmenlik kısmı biraz dağınık. Filmin bazı kısımları da dağınık.

Büyük ihtimal en iyi senaryo ödülünü alacak. Kadın oyuncu için ise en iyi ikinci performans diyorum.
Kadın oyunculuğundan beklentim daha yüksekti.

Biraz izlenmesi zor bir film. İşkence sekansları içermesi, mazoşist bir biçimde önce kıştırtıp, sonra intikam alma anlayışı, gerçekleri yansıtmayışı, ideolojik olarak "11 Eylül saldırılarının sorumlusu mağdem sensin, ölümüne sebep olduğun halkın intikamını da bu şekilde senden alırıız anlayışı" aslında "Özgürlükler ülkesi" olarak referans biçen bir ülke anlayışına; kötünün kendini savunma olanağı tanımaması; sadece üstün olanın şu anki durumu kazanmasını sağlıyormuş gibi duruyor.
Zaten filmde de ilerleme kaydedildikçe, "kötü taraf", "iyi tarafa" bir misilleme yapıyor. Sonra iyi taraf kötü tarafa. Döngü de böyle gidiyor.

Anlattığı bakış açısı maalesef James Cameron tarzı, ne bok olursa olsun kazanan Alta la vista bebek diyen taraf oluyor.

Bir de bir önceki filmin, genişletilmiş versiyonu gibi duruyor.
Değişik bir şey pek yok.
Yine savaş, askerlik, zor şartlar, askerlerin çileleri, Arabi ülkelerin küçümsenmesi (onların basit, ayak altında dolaşan, sorun yaratan tipler olarak sunulması), Abd'nin doğru yolu gösteren, hakkın, hukukun, kısaca "aklın yolu bir"in betimlendiği, buna karşı gelinirse bile döve döve doğru yola getirileceği yansıtılmakta.

Bir önceki filmde her ne kadar küçük zamanlarda fırsatlardan yararlanan beri ve karşı atakların durumunu gösterse de bu daha geniş anlatımılı bir ben vurdum, sen vurdun serisi olmuş.

İkinci yarı ve final kısımlarına doğru daha anlaşılır ve heyecanlı izlenir bir film kurugusu hakim.
Ama bir çok yerde konu atlamaları ve dağınık bir anlatım/senaryo var. Bu da En iyi film seçilme sanşını azaltıyor.


Blade Runner 2049

yazıyı buraya yazma: 14 Mayıs 2018. / son düzeltme: 29 Mayıs 2018. Uyarı: -- Yazı sonunda küfür var. -- Sürpriz bozucu detay, sanırım yo...