
Tesadüfler peşimi bırakmıyor anlaşılan... Bazen tesadüflere (hoşluğundan dolayı belki de) inanırım. Bazen de işin içinden çıkılmaz bir hale getirirler ki durumu; o zaman tesadüf aklımın ucundan bile geçmez... Demek ki daha eğitememişim kendimi, bilememişim erdemi... neyse!
"Ponyo" daha öncede bahsettim, bu yıl Oscar adayı olmasını beklediğim ve izlemeye can attığım büyük usta Hayao Miyazaki'nin son animasyon filmi. Evet tesadüfen buldum ve izledim... Nedendir bilmem ama ben "Howl's Moving Castle"ın tadını ve kusursuzluğunu çok sevdim. "Spirited Away"ı geç izleme rağmen düşlediğim gibi değildi. Elbette ezber bozucuydu! Harikaydı. "Ponyo" da öyle. Küçük çocuklar için şahane bir görsel şölen... Aklıma hep Röyksopp'un "Happy Up Here" single kapağındaki o "su damlası gibi dolgulu" çizimleri geldi. Ponyo'daki dalgalar da öyle... Faber-Castell kuru boya kalemleri ile sanki sayflar dolusu rengarenk çizimler sizin keyfiniz için inanılmazca gözünüzü önünde değişiyordu... Size özel havai fişeklerinin keyfini sürmek gibi... "Finding Nemo"ya benzer mi acaba diyordum, alakası bile yok. Küçük bir balığın, deniz kızı gibi küçük bir kıza dönüşmesini ve 5 yaşındaki Sasuku ile arkadaşlığını anlatırken; sevgi, mücadele, sahiplenme ve hayali çok güzel anlatıyor... Artık sihirlere inanır oluyorsunuz... İyiliğe, kadere, verilenlere şükür etmeyi, alındığında saygı duymayı; hayata küsmeden devam etmeyi...
Küçük bir balık, hayata ne çok anlam katabiliyor... Sizi ne kadar mutlu edebiliyor...
Eminin ilk kez sinemada bir Miyazaki filmini izlediğimde çok daha beğeneceğim... Sanırım Ağustos'ta gösterime girecek Türkiye'de de. İzleyin! 4 yıldız.