8 Nisan 2016 Cuma

Örümcek ağındaki kız

Yorum iki, 08-04-2016

Kitabi okuyup bitirdim. Genel kanı, kitabı yüzde altmış gibi beğendim. Beğendim değil de başarılı buldum diyelim.

Ilk yorumu yazdıktan sonra annem vefat etti. Oluşan arada ve kitapta geldiğim yere göre, uzun süre devam edemedim. Çok belli temalar ile ileride oluşacak olayları önceden belirttiği için pek heyecanlanamasamda; çok saçma şekilde işi çizgi filmlere dayandırmaya varması ile öfkem tavan yapmış; saçmalığın daniskası demiştim... Şu bir gerçek ki ilk iki kitabin yarattığı ana rol Lisbeth bu kitapta yan rolde. Ve olmasa da olur edası ile ilerliyor hikaye. Tek güzel kısmı daha çok Vintage Point filmi gibi ya da The Matrix gibi bir aksiyon sahnesi olması. Kitabin en iyi kısmı bu. Sonra bir de Agust ile Lisbeth'in beraber olduğu sahne. Uzun uzun başlarda anlatılan baba ve trafik ışıklarındaki resim kısmı çok kolay açıklanıp, geçiştiriliyor.

En gülüncü de çizgi filmlere dayandırma temeli ve zıt kız kardeş karakterini Batman filmlerindeki Poison Ivy kıvamında betimlemesi ve Sin City'deki alımlı kadınlar gibi anlatması...

Hayal gücünü daha orjinal fikirlere bırakabilirmiş. Zoraki bir devam romanı yazması; önceki kitapları okuyan ve ABD yapımı filmini izleyip, sevip beğenen kitleye arka sayfadaki samimiyetsiz porte fotoğrafı gibi gereksiz gelmezdi.

Lisbeth Salander güzel bir karakter. Yaptıkları, feda edip uğruna savaştıkları bir dizi mayetine dönüştürülüp saçma sapan Marvel sinema filmleri gibi unutulup gitmeye değer değil bence. Tersine örnek alınıp, yüceltilecek biri.

Blade Runner 2049

yazıyı buraya yazma: 14 Mayıs 2018. / son düzeltme: 29 Mayıs 2018. Uyarı: -- Yazı sonunda küfür var. -- Sürpriz bozucu detay, sanırım yo...