Son zamanlarda hiç buraya uğramıyorum. Söz verdiğim yenileme/güncelleme çalışmalarını yapmıyorum. Blog kendi halinde, askıda unutulmuş elbise gibi bekliyor. Mevsim değişse de, o hala bekliyor. Bu tembelliği/aktifsizliği nereden buluyorum, neye borçluyum bilmiyorum. O sahne/modda olmadığım için belki bir şey yapmıyorum. Tümünü de değiştirme gücüm/çabam o anlık bir, iki saate sığmadığı için "tamamlanmamış bir süreklilik" hep devam ediyor.
Ama uzun süre; sanırım sonbaharın etkisi ile de evde olup, plak ve CD koleksiyonumu dinleyip, ilham alacağım.
Zamanla dvd film koleksiyonumu da sıraya koyup, sıra fotoğraf ve dijital müzik kısmına gelecek. Sonbahar'da kısa gezilere çıkıp, sararan ağaçları ve yaprakları fotoğraflamayı isterim. Hareketli geçen bir çok aydan sonra en güzeli bu olsa gerek. Biraz sakinlik, biraz huzur.
Bu yüzeydeki "dinginlik" sürerse, başka planlarım var.
Notlarımı fazla detaya ve özele girmeden tekrar buraya yazarım diye umuyorum.
Blog'ta yazmanın, kayda değer bir yazımın bir disiplin ve süreklilik gerektirdiğini biliyordum. Artık iPad'lerin de çıkması ile her şey daha kolaylaşırken, bu kadar fazla teknolojiye bağımlı olmayı istemiyorum.
Sıra kitaplarımı da okuyup, düzene soktuktan sonra buraya yazmaya gelir. Kim bilir...
(Özgün yazı, 6 Eylül 2011. Olduğu gibi burada yayınlama, 15 Nisan 2018.)
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
Blade Runner 2049
yazıyı buraya yazma: 14 Mayıs 2018. / son düzeltme: 29 Mayıs 2018. Uyarı: -- Yazı sonunda küfür var. -- Sürpriz bozucu detay, sanırım yo...
-
Uzun bir aradan sonra özlediğim Şebnem Ferah geri dönmüş. Kısa ve öz anlatım, yerinde yorum. Her zamanki gibi titiz bir çalışma ve albüm o...
-
Tavuk sote yedik. Çok yağlıydı... Altın Küre ödülleri Avatar'a gitmiş, bari Oscar'lr gitmese... Hayatım izlediğim en klişe film! Nas...
-
Çarşamba: kızarmış patetes üzerine kaşar serpiştirilmiş şeklindeki yemeği (!) yedik. onlara göre "kaşarlı patates" yemeğiydi bu. Ç...