İç ses uzun zamandır konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor. Benim ağzım kapalı ama o inanılmaz bir hızda sürekli üretken, sürekli bir şeyler düşünüp, dakika dakika nerdeyse yeni kararlar alıyor... Bunu bir duş zamanı yapıyor... Bir de yapalnız kaldığında...
Uzun zamandır üretken iç ses, yerine sığmaz oldu ve ürettiklerini taşımak gerekti. Şimdi Buzzin' Fly radyo yayını kayıtlarından 9 Nisan 2010'ki yayını dinliyorum. (meraklısına
http://www.0daymusic.org/rasti.php?ka_rasti=buzzin+fly) Bir taraftan bitmek bilmeyen Chili pepper ekimine devam ediyorum FarmVille oyununda. 24 Nisan 2010'da tam yedinci ayda, son seviye olan yetmişinci seviyeye gelmiştim. Ama eşek kafam, yarım kalan ektiğim ürünleri de tamamlayıp, öyle ayrıl oyundan dedi. Ah iç ses, ah...
Çilekte ve domateste; sanırım domateste daha çok zorlanmıştım. 6400 ekim gerekeliydi 3 yıldız mastered derecesi için. Benzinin sınırlı olduğu için, 6400 x 3 defa; topla, sür, ek kısmı ile bunalmış, domates ekimini de tamamlayınca, oh be demiştim. Ama bu lanet olasıca chili pepper tam 9000 adet ekimi gerektiriyor 3 yıldız için. 6 saatte bir topla, sür, ek... 9000 x 3 tıklama ile of, of, of... Az kaldı 7600 yaptım. Kısmetse yarın bitiyor. Derece vermeyen bir de ahududu var. Ne yazık ki bir ara ondan da ekmişim. Onu bitirir miyim, kararsızım. Bu kadar yılmışken pat diye bırakabilirim diyorum ama iç ses huzursuz. Sanki kim görecek, kim bilecekte bu kadar kusursuz bir veda planı yapıyor. Alt tarafı oyunu bırakcaksın... Başladığı gibi biraz heyecanla, biraz umursamaz bi bilmezlikle...
Ama yok. Olmaz.
Daha 70. seviyeye gelirken kazandığı Paskalya hediyesi olan Danimarka yel değirmeni ve biriktirdiği mastered sertifikası pankartlarını bırakcak sadece, geri kalan herşeyi satacak. Ve yazacak ki, Muttalip çiftlikten sıkıldı ve şehre geri döndü İngilizce... Oyuna başlarken FarmVille'in Facebook duvarında yazan yazısından fark etti bunu...
Bu chili pepper'ı tamamlama gayreti içindeyken, FarmVille bir adet siyah domuz hediye etti. Kontrol ettim de biberin adı, Ghost Chili, Türkçe adı ile kırmızı biber ya da çuşka. Neyse, aklına başka bir terk ediş planı geldi. Bu domuzun herşeyi yediğini var sayıp; Domuzum her şeyimi yedi, bende şehre döndüm yazacak İngilizce... Tarlasında bir tek yel değirmeni, 3 modern sandalye ve 3 şemsiye, bir de siyah domuz... Yugoslavya zamanında üretilen minik Trabant marka arabalar vardı, zamanla domuzlar plastik arabayı yiyebiliyordu... Bunları nasıl yemez. mantıklı değil... Tanrım iki ayrı kişilik miyiz?
Canla başla bugün bu salak biberimi öğlen ekmeye çalıştıysam da, sağolsun FarmVille güncellemeleri ve yoğun kullanıcı girişi sayesinde servise ulaşamadım. 80 Günde Devri Alem'deki gibi planımın saatinde sapma oldu... Şu anda 7737 adet toplanmış biberim var. 9000'ne ne az kalmış (di mi!)...
Onun dışında uzun zamandır yapmayı planladğım Gördüklerim diye, gözümün gördüğü anları, fotoğraflar ile anlatma seçkisini hala yapmadım. Bilgisayarımı nerdeyse her gün yeniden kurma süreci ile ertelendi, ertelendi, nerdeyse iç ses bile unutacak. Ama her sabah işe giderken ilk aklına gelen bu fikri, yürüdüğü yaya kaldırımında tekrar hatırlıyor...
Bilgisayarımdaki DVD/CD çalarım sadece Ses CD yazmama kararı alıp bozuldu. Bir de HP marka bilgisayarda Nero ve başka CD yazma programı ile yazılan CD'leri okumuyor. Yok böyle bişey diyor... Cidden yok böyle bir şey... Kaldırıp yere atasım gelmedi değil ama kıyamadım gene... Bu yıl ile 5 yılı tamamladığımız bir beraberliğimiz olacak... Bende yaptırması pahalı olduğu için ve ileride MacBook Pro almayı düşündüğüm için harici DVD/CD çalar aldım. Harici bir de hard disk... Kablosuz mouse...
Geçenlerde tüm müzik arşivimi, CD'den iTunes ile Apple Lossless ses dosyası ypmaya başladım. 30 CD yaptım, yoruldum. Bunlar zaten 16 GB'ta yaklaştı. Daha bir 30 ya da iki 30 CD transferim var. Hepsi iPod nano 16 GB'ta sığmayacak. Daha MP3 ses dosyalarım da var... Hadi bakaım sil baştan... Valla milletvekili olsan iç ses bu çalışma ile bir ülke kurtarırdın herhalde...
FarmVille bitse, bitse ama ne zaman?; şu terk edişi yapalım, daha yavaş yavaş Blog'un düzeltmeleri var. Bir yandan en başından bu güne blog'umu da elden geçirmeyi istediğimi dedim. İşte burda iç ses diline çuşka biber sürmeli. Hemde bol bol sürmeli... Bir yandan da izlenecek bir sürü DVD filmin var. Ya ben böyle değildim... Cidden değildim...
Sıcak havalar iyiden iyiye kendini hissettiriyor. Aşağıdan yukarıya camla kaplı bir rezidans binada yaz nasıl geçecek; biz neye dönüşeceğiz merak ediyorum... Tarlamıza bakalım gene, ürünlerimizi toplama vakti yaklaşıyor! I love u 9000. Sus! İç ses, sus!..